I. TTK M. 21/2 AKSİ İSPAT EDİLEBİLİR BİR KARİNEDİR

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Fatura ve teyit mektubu” başlıklı 21’inci maddesinin ikinci fıkrası; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Fatura alan kişinin sekiz gün içinde itiraz etmemesi halinde, fatura içeriğini kabul etmiş sayılması (TTK m. 21/2) kanunî bir karinedir. Kanunî karineler, belli bir olaydan belli olmayan bir olay için kanun tarafından çıkarılan sonuçlardır. Kanun koyucu faturayı alan kişinin süresi içinde itirazda bulunmamış olması vakıasına, bu kişinin fatura içeriğini kabul etmiş olduğu sonucunu bağlamıştır.

Kanunî karineler aksi ispat edilebilir olup olmamasına göre adi karine ve kesin karine olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kanunun aksini ispat etmeye izin vermediği karineler kesin kanunî karinedir. Kanunda açıklık olmayan tüm hallerde, karinenin aksi ispat edilebilir (adi) karine olduğu kabul edilmektedir (HMK m. 190/2). Kanunda açıkça aksi yönde düzenleme bulunmaması nedeniyle, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının adi kanunî karine olduğu kabul edilmelidir. Bir karine, adi kanunî karine olduğunda, bu karine ile kabul edilen sonucun doğru olmadığı yönünde ispat faaliyeti yapılabilir. Buna karşılık kesin kanunî karinelerde kanun, karine ile kabul ettiği sonucun aksini ispata izin vermez. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması adi kanunî karine olduğu için, fatura içeriğini kabul etmiş sayılan taraf bunun aksini iddia ve ispat edebilir (Özçelik, Volkan, Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi, Y. 2018, S. 138, s. 211-212).

Karinenin varsaydığı konunun içeriğine göre TTK’nin 21/2. fıkrasında düzenlenen karine bir olay karinesidir. Yani, karine sonucunda fatura içeriği kabul edilmiş sayılacağından fiili durumun mevcudiyetinin kabulü sağlanmış olacaktır. Bu karinenin sonucunda bir hakkın ya da hukuki ilişkinin kabulü söz konusu değildir (Duru, Meltem, Yargıtay Kararları Işığında Fatura, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2020, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 109-110).

 

II. FATURANIN USULÜNE UYGUN GÖNDERİLMESİ VE FATURAYA İTİRAZ

Fatura içeriğinin kanunen kabul edilmiş sayılması için taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmalı, gönderenin tacir olmalı ve faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olması gerekir. Süresi içinde fatura içeriğine itiraz edilmiş olması, faturaya ilişkin karinenin uygulanmamasına neden olur. Faturayı alan taraf, sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmişse, fatura içeriğinin önceden yapılmış sözleşmeye uygun olduğunu faturayı düzenleyen tacir ispat etmelidir.

İtiraz süresinin hangi andan itibaren işlemeye başlayacağı Kanun’da belirlenmemiştir (TTK m. 21/2). Sürenin başlama ve bitiş anının tespiti, vaki olabilecek itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını belirlemek bakımından önemlidir. İtiraz süresinin sona erdiği anın tespitinde, Türk Borçlar Kanunu m. 92/1 çerçevesinde hareket edilmelidir. Buna göre sekiz günlük süre, faturanın muhataba tebliğ edildiği günün ertesi günü işlemeye başlar. Geçerli bir itiraz için itirazın süresinde yapılmış olması yeterli olup, itirazın karşı tarafa varmış olmasına gerek bulunmamaktadır. İtirazın süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesinde faturanın muhataba varmış olduğunun tespiti önemlidir. Bu önemi dolayısıyla doktrinde, faturayı gönderen tarafın, muhatabın faturayı aldığını belgelendirmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Bununla birlikte kanunda faturanın hangi şekilde gönderilmesi gerektiğine ilişkin bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Faturanın gönderilmesine ilişkin olarak 6102 sayılı TTK’da m. 1525: “Tarafların açıkça anlaşmaları ve 18’inci maddenin üçüncü fıkrası saklı kalmak şartıyla, ihbarlar, ihtarlar, itirazlar ve benzeri beyanlar; fatura, teyit mektubu, iştirak taahhütnamesi, toplantı çağrıları ve bu hüküm uyarınca yapılan elektronik gönderme ve elektronik saklama sözleşmesi, elektronik ortamda düzenlenebilir, yollanabilir, itiraza uğrayabilir ve kabul edilmişse hüküm ifade eder” şeklinde düzenlenmiştir.

Tacirler arasında temerrüde düşürme, sözleşmeyi fesih, sözleşmeden dönme maksadıyla yapılacak ihtar ve ihbarların noter, taahhütlü mektup, telgraf veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta ile yapılması gerekmektedir (TTK m. 18/3).

TTK m. 1530/4 hükmünde faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda temerrüde düşeceği ifade edilmiştir. Faturada ödeme yapılmasına ilişkin bir kayıt bulunmasa da gönderilmesi kanunen temerrüde düşme ile sonuçlanmaktadır. Fatura gönderimi, diğer tarafı temerrüde düşürdüğünden gönderimin TTK m. 18/3’te belirtilen usullere uyularak yapılması gerekmektedir (Duru, s. 120).

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 04.04.2015 tarihli 29316 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 447 No’lu VUK Tebliğ’nin 3. bendinin son fıkrasında “Elektronik fatura uygulamasına dâhil olan mükelleflerin, elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükellefler tarafından gönderilen elektronik faturaları almaları zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinde belirtilen fatura almayan mükelleflere tatbik olunan cezai hükümlerin uygulanacağı tabiidir.” düzenlenmesi yapılmıştır. Buna göre GİB sisteminde alıcı firma faturayı almak mecburiyetindeyken aynı şekilde itiraz hakkını kullanamamaktadır. GİB sisteminden faturanın gönderilmesi TTK m. 18/3 anlamında bir gönderim sayılması halinde bu durum adil yargılanma hakkına ilişkin silahların eşitliği ilkesi ile bağdaşmayacaktır.

Geçerli bir fatura gönderimi bulunmadan faturayı alan firmanın TTK m. 21/2’de belirtilen 8 günlük itiraz süresini başlamayacaktır. Şu halde icra dosyası ile ödeme emrine ek olarak gönderilen fatura usule uygun bir gönderim sayılırsa da süresinde borca itiraz edildiğinden davacı TTK m. 21/2’deki karineden yararlanamaz.

TTK’nin 21/2.fıkrasında faturayı tebliğ alan diye özel olarak düzenleme yapıldığından dolayı faturayı karşı tarafın öğrenmesi tek başına yetmez, mutlaka faturanın karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekir. Fatura karşı tarafça öğrenilse ancak kendisine tebligat yapılmadıysa faturaya itiraz süresi başlamayacaktır. Faturanın karşı tarafa tebliğ ile itiraz süresi başlayacaktır (Duru, s. 124).

Faturaya itirazın nasıl yapılması gerektiğine dair kanun bir zorunluluk getirmemektedir. TTK faturaya itirazın nasıl yapılacağına dair bir düzenleme yapmadığından ve faturaya itirazın da senetle ispat kurallarıyla ilgisi bulunmadığından, her türlü vasıtayla, yazılı, sözlü, telefonla, faturanın geri gönderilmesiyle, dava açarak, takip başlatarak, taahhütlü mektupla, telgrafla, noter aracılığıyla ya da elektronik yolla itirazın yapılması mümkündür (Peksöz, Vildan, Hukuk Muhakemesi Kapsamında Karineler ve Faturanın Hukuki Niteliği, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2014, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 198; Duru, s. 120).

Günümüzde hemen hemen her fatura elektronik yolla GİB sistemi üzerinden alıcı firmaya gönderilmektedir. Alıcı firma yine GİB ekranından kabul ya da ret butonunu seçerek ilgili faturayı kendi ticari kayıtlarında muhasebeleştirmekte ya da kayda almamaktadır. Alıcı firmanın faturaya GİB ekranında reddetmesi faturaya itiraz niteliği taşıyıp taşımadığı sorusu gündeme gelmektedir. Öğreti ve yargı kararlarında bu hususta tespit edebildiğimiz bir görüş ya da karar bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu m.19/1 uyarınca tarafların gerçek iradesine sonuç bağlanması lazım geldiğinden kanımızca GİB ekranında alıcı firmanın ilgili faturayı reddetmesi geçerli bir fatura itirazıdır. Alıcı firmanın gerçek iradesinin faturayı reddetmek olduğu aşikardır. Yalnızca GİB üzerinden fatura gönderimi geçerli bir fatura gönderimi dahi sayılmaması gerekirken fatura alıcısının itiraz için ihtarname göndermesinin beklenmesi adil bir sonuç doğurmayacaktır.

 

III. FATURAYA İTİRAZ SÜRESİ HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YA DA ZAMANAŞIMI DEĞİLDİR

TTK’nin 21/2. fıkrasında kendisine fatura tebliğ edilen taraf 8 gün içinde faturaya itiraz etmediği takdirde faturaya itiraz hakkını kaybetmemektedir. Bu sebeple süresi içinde itiraz hakkını kullanmamak itiraz hakkını ortadan kaldırmamakta, fatura kendisine tebliğ edilen taraf 8 gün geçtikten sonra da faturaya itiraz hakkını kullanabilir. Bu yüzden TTK’nın 21/2. fıkrasında düzenlenen süre bir hak düşürücü süre değildir. Fatura, taraflar arasında yapılan sözleşme ilişkisindeki edimler yerine getirildikten sonra sözleşmenin ifa aşamasında düzenlenmektedir. Faturaya karşı da belirli bir süre olmadan da her zaman dava açılabilir. Bu sebeple TTK’nin 21/2.fıkrasında düzenlenen 8 günlük itiraz süresi zamanaşımı süresi de değildir (Duru, s. 132).

 

IV. FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMİŞ OLSA DAHİ SÖZLEŞMEDE BELİRLENEN İŞİN GÖRÜLDÜĞÜNÜN İSPATI GEREKİR

TTK. m. 21/2’de ise; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Buradaki kabul edilmiş sayılan içerik/münderecat (eTTK-1956 m. 23/2; eTTK-1936 m. 684); satılan malın veya yapılan işin adedi, türü, tutar gibi, faturaya yazılması olağan hususlar olabilir. Yani, bu hükme göre de itiraza uğramayan fatura; malın teslim edildiğini, işin görüldüğünü vs. borcun ifa edildiğini göstermez. Uyuşmazlık halinde, malın teslim edildiğini, işin yapıldığını vs. borcun ifa edildiğini faturayı düzenleyip gönderenin (satıcı, işi yapan…), usulüne uygun olarak ispat etmesi gerekir (TMK. m. 6; HMK. m. 190/1). Öyle ki; ispat vasıtalarının kümülatif olarak sunulması, örnek vermek gerekirse, faturalara ek olarak sevk irsaliyelerinin de ibrazının gerçekleştirilmesi gerekli görülmektedir. Bu gerekliliğin sebebi de en temelde kimsenin kendi hazırladığı belgelere dayanamayacağı şeklindeki hukuk prensibidir (Alışkan, s. 212).

Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, süresi içinde itiraz edilmeyen faturanın, konusu olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönündedir  (Yargıtay 11. HD, T. 5.5.2005, E. 2004/7832, K. 2005/4738). Fatura, ifa sırasında veya daha sonradan düzenlenip verilmesi yanında, ifadan önce de düzenlenebilir. Bu sebeple de borcun ifa edildiğini göstermez (Alışkan, Murat, MÜHFHAD, Y. 2016, C. 22, S. 3, s. 210). TTK. m. 1530/2 vd. hükümlerinde de faturanın, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla önceden yapılan bir sözleşmeye dayanarak ve malın teslimi veya hizmetin sağlanması tarihinde, daha sonra ya da malın teslimi veya hizmetin sağlanmasından önce düzenlenip verilebileceği öngörülmektedir.

Yargıtay 11. HD, T. 20.05.1991, E. 3572, K. 3242: “Fatura bir işletmenin faaliyeti zımnında veya ticari hedefine yönelik herhangi bir eylemini, ifadan veya sonraki tarihte belgeleyen bir yazıdır. Faturanın ifa ile ilgisi yoktur… Fatura mukavele değildir…”

Yargıtay 11. HD, T. 01.06.2009, E. 2240, K. 6610: “…İlke olarak alacaklı tarafından gönderilen faturaya borçlunun süresi içerisinde itiraz etmemesi, fatura konusu hizmetin ifa edildiğini göstermeyip, sadece hizmetin alındığının kanıtlanması halinde, borcun miktarı yönünden borçluyu bağlayıcı niteliği haizdir…”

 

Av. Enes ALİŞ, LL.M