Kişiye, kişiliğini veren bütün değerler kişilik hakkı kapsamındadır. Kişisel değerler fiziki, duygusal, sosyal kişilik değeri olarak belirlenmiş, kişinin toplum içindeki mesleki kimliği, şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, vücut ve ruh bütünlüğü ve sağlığı, ırk, din ve vatandaşlık bağları gibi konuları kapsamaktadır (Özyürek, Öykü, Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019, İstanbul Bilgi Üniversitesi Lisansüstü Programlar Enstitüsü, s. 12 -13).
Şeref ve haysiyetin özel bir görünümü olarak kişilerin ticari ve mesleki faaliyetlerine yönelik bir saldırı da söz konusu olabilir. Bir kimsenin meslek ve sanatının gerektirdiği yükümlülüklere uygun davranmadığı şeklinde itham edilmesi onun meslek şeref ve haysiyetini ihlal eder (Özyürek, s. 24).
Kanun koyucu, 4721 sayılı TMK’nın kişiliğin korunması üst başlığı ile m. 23’te kişiliğin korunmasını açıklamış, m. 24 ile saldırıdan nasıl korunacağını ve m. 25 ile davaya ilişkin esasları ifade etmiştir. Bununla birlikte TBK m. 58 paralel bir düzenleme getirerek, kişilik haklarının zedelenmesi halinde manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesinin istenebileceğini ifade etmiştir.
Kimi zaman vatandaşlar, kendileri hakkında asılsız haberlere ve ithamlara maruz kalmaktadırlar. Bu yayınların ilgilisine, doğrudan veya dolaylı olarak maddi ve manevi açıdan zarar verdiği şüphesizdir. Hakkındaki yayının kaldırılmasını talep ettiğinde ise yayın kuruluşu tarafından basın özgürlüğü kapsamında haber yapıldığı cevabı ile karşılaşabilmektedir. Bu yazımızda hakkınızdaki haberleri nasıl kaldırabileceğinizden ve uğradığınız manevi zararı nasıl tazmin edebileceğinizden bahsedeceğiz.
Öncelikle Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak ilgili haberin URL’sine yayın yasağı getirilmesini talep edebilirsiniz. Bu sayede haber erişime engellenecek ve diğer kişilerin içeriğe ulaşabilmesi mümkün olamayacaktır.
Manevi tazminat hakkınızı ileri sürebilmek için ise Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde “basın yoluyla kişilik haklarının ihlali sebebiyle manevi tazminat” davası açmanız gerekmektedir. Bu davada Yargıtay kararları ışığında Mahkemenin inceleyeceği hususlar şu şekilde olacaktır; Yargıtay’ın hangi değere ağırlık vereceğinin tespitinde gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, özle biçim arasındaki denge olarak gözettiği başlıca kriterler bulunmaktadır.
Yargıtay, basın yoluyla kişilik hakkı ihlali iddiasında bulunulduğu hallerde istikrarlı biçimde şu tespitte bulunmuştur: “Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin, çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir” (Canbolat F, Gönül Koşar G (2020). Basın Yoluyla Kişilik Hakkının İhlalinin Tespitinde Kullanılan Yargıtay Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ölçütlerinin Değerlendirilmesi. , 259 – 302.)
Görüleceği üzere anılan dava türünde basın özgürlüğü ile kişilik hakları değerleri birbirileriyle çatışmakta ve Yargıtay’ın esas aldığı kriterler somut olayın özelliklerine göre değerlendirilerek karar verilmektedir.
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan yayın, basın özgürlüğü olarak değerlendirilemeyecektir.
Bu doğrultuda yapılan yayının hukuka uygun olmasının birinci şartı gerçek olmasıdır. Gerçeklik ilkesi haber vermenin yanı sıra eleştiri, değerlendirme ve yorumlama hallerinde de aranır.
Basının somut gerçeklik aranmadığı bahanesini öne sürerek gerekli özeni göstermeden görünür gerçek iddiası altına sığınarak sorumluluktan kurtulması düşünülemez (Canbolat, s.275).
Yayın kuruluşunun bu kriterleri ihlali halinde, Basın Kanunu gereği hukuki sorumluluğu bulunmaktadır. Basılmış eserler veya internet haber siteleri yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hüküm, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanır. Tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Yukarıda açıkladığımız hususları özetle, kanun ve Yargıtay kararları ışığında hakkınızda asılsız haber yapan yayın kuruluşlarından maddi ve manevi zararınızı tazmin etmeniz mümkün olup,
Mahkeme, somut olayın özelliklerine göre uğradığınız zararı tazmin edebilecektir.