Küreselleşen dünyada teknoloji ve finansman akımlarının en fazla görüldüğü sektörlerden birisi inşaat sektörüdür. İnşaat sektörü ülkelerin gelişmesinde taşıdığı önem ve etkilediği sektörlerin fazlalığı sebebiyle lokomotif sektör olarak da bilinmektedir. Ekonomik krizlerden en fazla inşaat sektörü etkilenmekte ve devlet yatırımlarının ekonomiye destek için devreye girdiği sektör yine inşaat sektörü olmaktadır (1).

2022 yılı Kamu İhale Kurumu istatistik verilerine göre 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan usullere göre gerçekleştirilen toplam kamu alımı harcamalarının %65,52’si yapım işi olarak gerçekleştirilmiştir (2).

Uluslararası ticari uygulamada inşaat sözleşmelerine ilişkin olarak çeşitli standart kurallar kullanılmaktadır. Bu kurallardan birisi olan FIDIC kurallarında yer alan düzenlemeler, milletlerarası nitelikli inşaat faaliyetlerinde tarafların en çok tercih ettikleri ve bu sebeple de en çok uygulama alanı bulan kurallardır (3).

Fransızca “Federation Internationale des Ingenieurs Conceils”in baş harlerinden oluşan FIDIC, “Müşavir Mühendisler Uluslararası Federasyonu” olarak tercüme edilebilir. Müşavir ve Mühendislerin yer aldığı, ulusal müşavir mühendislik birliklerinden oluşan uluslararası bir federasyon olan FIDIC, 1913 yılında İsviçre’nin Lozan kentinde, Avrupa’da bulunan üç ulusal bağımsız müşavir mühendislik birliği tarafından, federasyon oluşturan ulusal birliklerin üyelerinin ortak mesleki yararlarına hizmet etmek, mesleki çıkarlarını gözetmek ve üyelerin gelişmelerden haberdar edilmesi amacıyla kurulmuştur (4).

FIDIC Kurallarının Hukuki Niteliği

Uluslararası ticaret hukuku, uluslararası ticari ilişkileri düzenlemek amacıyla getirilmiş bulunan kurallar, konvansiyonlar, anlaşmalar ile bu ticarette uluslararası kabul görmüş ve yaygın bir şekilde uygulanan ticari örf, adet teamüller bütünüdür. Bu hukuk dalı küreselleşmenin etkisiyle birçok ticari örgüt ve organizasyonların kurulması, uluslararası konvansiyonlar ve model kanunların yapılmasıyla diğer hukuklardan ayrı ve kendine özgü bir hal almaya başlamış, gelişmesini devam ettirmektedir.

Ortak ticari dil geliştirme çabaları teamül hukukunu günün koşullarına uygun şekilde yazılı hale getirerek, anlaşmazlıkları en aza indirme amacındadır (5). FIDIC, proje, sorumluluk ve tasarım farklılıklarını dikkate alarak farklı kitaplar hazırlamış ve uygulayıcıların hizmetine sunmuştur.

EPC Sözleşmeleri ve Gümüş Kitap

Gümüş Kitap projenin tamamlanmasının ardından yüklenicinin bir süre işletmecilik de yapacağı ve dolayısıyla tasarımın uzun yıllar için uygunluğunun kendisi açısından da önem taşıdığı Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet vb projelerde kullanılması tercih edilir. Atık su tesisi, enerji santrali, fabrika, kanalizasyon tesisleri, ve su şebekeleri, ulaşım sistemleri gibi büyük finansman gerektiren ve alt yapıyı ilgilendiren projelerde kamu kaynağının özellikle yetersiz olduğu projelerde kullanılır (6).

Engineering, procurement and construction kelimelerinin baş harflerinden oluşan EPC sözleşmeleri, Türkçe’de “anahtar teslim” olarak tercüme edilmektedir.

Anahtar teslimi inşaat sözleşmesi, inşaat sözleşmesinin bir türü olarak uygulama alanı bulur ve çeşitli tanımları vardır. Bu sözleşme ABD’de en çok kullanılan Black’s Hukuk Sözlüğünde şu şekilde tanımlanmaktadır: “Özellikle enerji santralleri gibi tek amaçlı projelerin yapımında kullanılan, müteahhidin tesisin tasarım, mühendislik, tedarik ve yapımını sağlamayı; tesisi çalıştırma prosedürlerini hazırlamayı; performans testlerini yürütmeyi; tesisin işletilmesi için kılavuzlar hazırlamayı ve tesisi işletecek kişileri eğitmeyi içeren geniş kapsamlı çeşitli sorumluluklar üstlendiği, sabit ücretli, yoğun bir programa bağlı inşaat sözleşmesidir” (7).

En geniş anlamda anahtar teslimi kavramı, inşaat projesinin tasarlanmasında ve yapımındaki sorumlulukların, iş sahibi tarafından ödenecek bir ücret karşılığında en üst düzeyde müteahhide yüklendiği, öyle ki, inşaatın tamamlanması ve tesliminden sonra iş sahibinin yalnızca anahtarı çevirerek tesisi çalıştırmaya başlayabileceği şeklinde ifade edilebilir (8).

Bu sözleşme türlerinde, projenin bütünü için sorumluluğun müteahhide yüklenmiş olması nedeniyle, herhangi bir hata meydana geldiğinde kusurun projeden mi yoksa inşaatın yapımından mı kaynaklandığına dair bir araştırmaya ihtiyaç duyulmaz. Genel kural olarak müteahhit, işin kapsamı ve alanına giren herhangi bir kusur, eksiklik ve hatadan sorumludur. İşte müteahhidin bu geniş çaptaki sorumluluğu, anahtar teslimi inşaat sözleşmesini iş sahipleri için cazip hale getirmektedir. Bu sözleşmenin uygulanması ile iş sahibinin projenin tasarlanması ve yapımındaki müdahalesi diğer sözleşme türlerine göre en aza indirgenmektedir (9).

KAYNAKÇA :

  1. Aydın, Yakup, “FIDIC Sözleşmeleri”, Sayıştay Denetçileri Derneği Dış Denetim Dergisi, y. 2010, s.230.
  2. Kamu İhale Kurumu, Kamu Alımları İzleme Raporu, 2022, s.3.
  3. Aydın, s.233.
  4. Aydın, s.233.
  5. Aydın, s. 235.
  6. Aydın, s.236.
  7. Şekerci, Sena, “Anahtar Teslimi İnşaat Sözleşmesi”, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010, s. 4.
  8. Şekerci, s. 5
  9. Şekerci, s. 5