Sorumluluk sigortası, sorumluluk hükümlerinden doğan tazminat taleplerine karşı teminat sağlar. Kamu menfaati ve zarar görenin korunması gerekçeleriyle, bazı sorumluluk sigortalarının yaptırılması zorunlu hale getirilmektedir. Zorunlu sigortanın öngörülmesindeki amacın gerçekleşmesine hizmet eden hukuki araçlardan biri, zarar gören kişiye zararını giderebilmesi için sigortacıya karşı doğrudan talepte bulunma hakkının tanınmasıdır. Doğrudan talep hakkı, yeni yürürlüğe giren TTK’da m.1478’de özel bir hükümle isteğe bağlı ve zorunlu tüm sorumluluk sigortalarında geçerli olacak şekilde kabul edilmiştir.

TTK m.1478’de “Doğrudan dava hakkı” başlığı ile “Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.” hükmü ile zarar görenin sigortacıdan doğrudan talepte bulunabileceği düzenlenmiştir.

Zorunlu sigortanın amacını gerçekleştirmesini sağlayan diğer bir hukuki araç ise, sigortacının sigortalıya karşı tamamen veya kısmen tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtulduğu savunmasını, zarar görene ileri sürmesinin engellenmesidir. Bu husus, 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 1484. maddesinde “Zarar Görenle İlişkide İfa Yükümlülüğü” başlığı altında düzenlenmiştir (Sopacı Öztuna, Birgül, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1484. Maddesine Göre Zorunlu Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Zarar Görene Karşı İfa Yükümlülüğü, MÜHFHAD, C. 18, S. 2, İstanbul 2012, s. 700-701).

TTK m.1484 hükmünde “(1) Sigortacı, sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına kadar devam eder. (2) Sigorta ilişkisinin sona ermesi, zarar görene karşı ancak, sigortacının sözleşmenin sona erdiğini veya ereceğini yetkili mercilere bildirmesinden bir ay sonra hüküm doğurur. (3) Zarar, sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu sona erer.” şeklindedir.

Benzer şekilde 2918 sayılı KTK m.95 “(1) Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. (2) Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

TTK sistematiğinde zorunlu sigortalar kısmında yer alan 1484. madde, sadece zorunlu sorumluluk sigortalarında geçerlidir. İsteğe bağlı sorumluluk sigortalarında, sigortacının zarar görene karşı ifa yükümlülüğü düzenlenmemiştir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, sigortacının zarar görene karşı ifa yükümlülüğünü düzenleyen ve sigortalısına karşı sahip olduğu savunmaları zarar görene ileri sürmesini engelleyen TTK m.1484 hükmü, zarar görenin TTK m.1478 hükmüne göre doğrudan talep hakkını kullanmasıyla devreye girmektedir (Sopacı Öztuna, s. 702).

Bu itibarla doğrudan talep hakkının yeni TTK sisteminde isteğe bağlı-zorunlu ayırımı yapılmaksızın, tüm sorumluluk sigortalarında tanındığı gerçeği karşısında, isteğe bağlı bir sorumluluk sigortasında zarar gören kişi, doğrudan doğruya sigortacıdan zararını gidermesini talep edebilir. Bu takdirde isteğe bağlı sorumluluk sigortasında zarar görene karşı sigortacının ifa yükümlülüğünü düzenleyen ayrı bir hüküm bulunmadığına göre, sigortacı sigortalısına karşı sahip olduğu savunmaları, zarar gören kişiye karşı da ileri sürebilecektir. Doğrudan talep hakkının zorunlu sigortada ve isteğe bağlı sigortada kullanılması arasındaki en önemli fark da sigortacının zorunlu sorumluluk sigortasında zarar görene karşı sigortalısına karşı ifa yükümlülüğünden kurtulmuş olsa da zarar görene karşı bunu ileri sürememesi, buna karşılık isteğe bağlı sigortada ileri sürebilmesidir (Sopacı Öztuna, s. 702).

Diğer taraftan zorunlu sigortada sigortacının zarar görene karşı ifa yükümlülüğünü düzenleyen TTK m.1484 hükmü, emredici hükümleri belirleyen “Koruyucu Hükümler” başlığını taşıyan TTK m. 1486/f.2’de aksi kararlaştırılması halinde, sadece kararlaştırılan şartın geçersizliğine neden olan hükümler arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, TTK m.1484 hükmü emredici hükümlerden olup, bu maddedeki bir hükmün aksinin kararlaştırılması sözleşmeyi değil şartı geçersiz kılar (Sopacı Öztuna, s. 702-703).

TTK m.1484/f.1’de yer alan düzenleme, kaynak kanun § 158c a.F.VVG (Alman Sigorta Sözleşmeleri Kanunu) düzenlemesi ve bu düzenleme yerine yürürlüğe giren §117 VVG’nin 1.fıkrasıyla aynıdır. Bu hükümle zorunlu sorumluluk sigortalarında, sigorta sözleşmesi veya sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre sigortalısına tazminat ödemekten tamamen veya kısmen kurtulduğu durumlarda bile sigortacının, zarar görenin emin ve hızlı bir şekilde zararının tazmin edilmesi amaçlanmıştır. Zarar verenin malvarlığının yeterli olup olmamasından ve sigortacının zarar veren sigortalıya karşı ifayla yükümlü olup olmamasından bağımsız olarak, zarar gören üçüncü kişiye doğrudan zarar verenin zorunlu sorumluluk sigortacısına talep hakkı tanınması, Alman hukukunda “Kanundan Doğan Borç İlişkisi Faraziyesi” ve “Sorumluluk Sigortacısının Üçüncü Kişiye Karşı Savunma İstisnası” olarak anılmaktadır (Sopacı Öztuna, s. 705).

6102 sayılı TTK’nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce, sigortacının sigortalısına karşı ifa yükümlülüğünden tamamen veya kısmen kurtulduğu durumda zarar görene ödeme yükümlülüğü, sadece KTK’nun 95. maddesinin 1. fıkrasında, zorunlu mali mesuliyet sigortasında (Trafik Sigortasında) öngörülmüştü. Ancak beraberinde KTK m.95/f.2’de, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği hususu da, yani sigortacının rücu hakkı da düzenlenmişti. Aynı esas, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları B.4 hükmünde de kabul edilmiş ve sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı tanınarak, bu hallerin neler olduğu ayrıntılı olarak sayılmıştır (Sopacı Öztuna, s. 713-714).

Buna göre TTK m.1484’de sigortacının rücu hakkını öngören bir hüküm bulunmamakla birlikte, sigortacının sigortalısına karşı ödemekle yükümlü değilken, zarar görene ödemesi durumunda, sigortalıya rücu etmeye hakkı olduğu hususunun, hem bu maddenin gerekçesinde atıfta bulunduğu KTK m.95/f.2 hükmüne, hem de § 117 Abs.5VVG hükmüne ve tabi genel hükümlere dayanarak kabul edilmesi gerekir (Sopacı Öztuna, s. 714).

Av. Enes ALİŞ, LL.M.