Vasiyetname ölüme bağlı tasarruf şekillerinden biridir ve murisin tek taraflı irade beyanı ile mirasçı ataması yahut belirli bir malvarlığını bir kişiye bırakması anlamına gelmektedir. Vasiyetnamenin geçerliliği ise belirli şekil şartlarının yerine getirilmesine bağlıdır. Ancak vasiyetnamenin yabancı kişiler tarafından düzenlenmesi halinde söz konusu hukuki işlemde yabancılık unsuru ortaya çıkacağından bu durum hukukumuzda ayrı bir konu teşkil edecektir. Bu halde yabancıların Türkiye’de vasiyetname düzenlemesi, bunun geçerliliği ve sonuçları çeşitli açılardan tartışılan ve merak edilen bir konudur. Vasiyetname, bir üst başlığıyla ölüme bağlı tasarruf işlemi bir özel hukuk konusudur ve bu işlemin Türk olmayan kişiler tarafından gerçekleştirilmesi halinde MÖHUK madde 1 gereğince MÖHUK hükümleri uygulama bulacaktır.

 

I. VASİYETNAME DÜZENLEME EHLİYETİ

Öncelikle incelenmesi gereken yabancıların vasiyetname yapma ehliyetidir. Tasarrufta bulunan yani vasiyetname düzenleyen kişinin söz konusu düzenlemeyi yaptığı esnadaki milli hukuku ne ise kişinin ehliyeti açısından uygulanacak hukuk da o olacaktır. Eğer ki yabancı kişi vasiyetname düzenlerken vatandaşlığına sahip olduğu ülke hukukuna göre ehliyetli ise Türkiye’de de bu kişinin ehliyetli şekilde vasiyetname düzenlediğini kabul etmemiz gerekecektir.

 

II. VASİYETNAMENİN ŞEKLİ

Bir diğer husus vasiyetnamenin şekline uygulanacak hukuku belirlemektir. Bu konuda çeşitli ülke hukuklarını uygulanmak ihtimali vardır. Şekil bakımından vasiyetnamenin düzenlendiği ülke hukuku uygulanabilir, esasa uygulanacak hukuk yine şekil bakımından belirleyici olabilir yahut murisin milli hukuku uygulanabilecektir. Burada değinilmesi gereken nokta özellikle esasa uygulanacak hukuk olacaktır. Bu konu çoğu zaman ülkemizde kesin suretle uyulması gereken kurallardan biridir. Esasa uygulanacak hukuktan kasıt genel olarak ölenin milli hukukudur ancak ülkemizde ve diğer çoğu yabancı ülkede önem arz eden husus vasiyetnameye konu bir taşınmaz olduğunda ortaya çıkar. Ülkemizde kabul ettiğimiz üzere Türkiye’de bulunan taşınmaz bakımından Türk hukuku uygulanması zorunlu ve kesindir. Bu halde eğer ki vasiyetnameye konu bir taşınmaz Türkiye’de bulunuyor ise bu halde söz konusu işlem ve taşınmaz bakımından Türk hukuk kuralları uygulama bulacaktır.

 

III. MİRASÇININ BELİRLENMESİ

Belirttiğimiz üzere vasiyetname mirasçı atama veyahut belirli malvarlığının bir kişi üzerine bırakılmasıdır. Bu halde değerlendirilmesi gereken bir diğer konu adeta vasiyetnamenin karşı tarafındaki kişinin incelenmesidir. Mirasçı belirlenmesi konusu yine miras statüsüne ait bir konu olmakla birlikte ölenin milli hukukuna tabi olacaktır. Bu halde vasiyetname ile belirlenen mirasçının, bu mirasçı sıfatına sahip olup olmadığı murisin milli hukukuna göre belirlenecektir.

 

IV. MİRASIN REDDİ VE KABULÜ HALLERİ

Mirasçı ile bağlantılı olarak mirasın kabulü veya reddi durumları yine uygulamada sıklıkla karşılaştığımız ve mirasın iktisabı hususu içerisinde değerlendirilen hallerdir. Mirasın reddinin veya kabul edilmesinin geçerliliği yine ölenin ve miras bırakanın milli hukukuna göre belirlenecektir. Ayrıca mal vasiyet edilmesi halinde burada hangi malların vasiyetnameye konu olabileceği, mirasçının bunun kabul veya reddetmesi halinde nasıl bir yol izleneceği yine murisin milli hukukuna göre değerlendirilecektir.

 

V. VASİYETNAMENİN ORTAYA ÇIKARILMASI

Sayılan ve açıklanan tüm bu hususlardan önce en önemli konu hazırlanan vasiyetnamenin ortaya çıkarılması ve uygulamaya dökülmesidir. Öncelikle vasiyetnamenin, kişinin öldüğü anda açığa çıkarılması amacıyla belirli makamlara teslim edilmesi gerekmektedir. Türk mevzuatına göre eğer ki resmi kanallar aracılığı ile vasiyetname düzenlenmişse, söz konusu işlemi gerçekleştiren memur vasiyetnamenin aslını saklamak ve güvende tutmak zorundadır, bir diğer ihtimalde ise eğer kişi el yazılı vasiyetname düzenlemişse yine düzenleyen kişi tarafından bu vasiyetname notere, yetkili memura yahut sulh hakimine teslim edilebilmektedir.

Vasiyetnamenin notere teslim edildiği hallerde noter vasiyetnameyi teslim aldığına ilişkin bir tutanak düzenlemekle ve hem tutanağı hem vasiyetnameyi saklı tutmakla görevlendirilmiştir. Bir diğer ihtimal kişinin sözlü vasiyette bulunmasıdır. Bu halde de sözlü vasiyet esnasında yanında ve görevlendirilen tanıklar, murisin ölmesi ile vakit kaybetmeksizin asliye yahut sulh mahkemesine ilgili belgeyi teslim etmekle yükümlüdür. Vasiyetnamenin bilhassa resmi kanallar ile tutulması yahut bir şekilde resmiyette tutanak halinde olması miras bırakanın ölümünden sonra son arzularının doğru şekilde yerine getirilmesi açısından önem arz etmektedir.

Türkiye’de vefat eden yabancının hazırlamış olduğu bir vasiyetname olup olmadığını öğrenmek üzere ölen kişinin milli hukukuna göre vasiyetname hazırlamaya yahut teslim almaya yetkili makamlara bu husus sorulur ve yabancının vasiyette bulunup bulunmadığı öğrenilir. Eğer ki yabancı vasiyetname düzenlemiş ise yukarıda detaylı şekilde açıkladığımız değerlendirilmeler yapılır ve vasiyetnamenin geçerli olduğu kanısına vardığımız takdirde ölenin milli hukukuna göre yahut esasa uygulanacak hukuk Türk hukuku olduğu hallerde gereken işlemler Türk yetkililerince gerçekleştirilir.  Ancak Türkiye “Vasiyetnamelerin Tescili Konusunda Bir Usul Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”ne taraf olduğundan bu usul oldukça basitleştirilmiş olmakla birlikte hem murisin hem mirasçının lehine hızlı şekilde sonuçlandırılmaktadır. Söz konusu sözleşmenin amacı yabancıların hazırladıkları vasiyetnamelerin meçhul kalmasını önlemek ve bir an önce yerine getirilmesini sağlamak amacını taşımaktadır. Bu sözleşmeye göre Türkiye’de söz konusu işlemi gerçekleştirecek yetkili makam Türkiye Noterler Birliği olacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken hukuk miras bırakının güvenliğini sağlamaktır. Bu sebeple muris hayatta olduğu süre zarfında adına tutulmuş olan sicil kaydı ilgili kişiler tarafından ölüm belgesi yahut ölümünü gösteren bir belge sunana dek gizli kalacaktır. Vasiyetçinin ölmesinden ve gereken belgelerin ibrazından sonra ise yukarıda açıkladığımız adımlar izlenerek vasiyet yerine getirilmektedir.

 

VI. TAŞINIR VE TAŞINMAZ MALLARIN VASİYETNAMEYE KONU EDİLMESİ

Gerek Türk vatandaşlarının gerekse yabancıların düzenledikleri vasiyetnamelerde taşınır veya taşınmaz mallar bulunabilmektedir. Türk mevzuatında vasiyetnameye konu mallar üzerinde herhangi bir sınır bulunmamakla birlikte miras bırakan kendi tek taraflı iradesine göre taşınır yahut taşınmaz mallarını vasiyetnameye konu edebilmektedir. Ancak burada bilhassa önemli olan husus taşınmazların mirasa konu edilmesidir. Vasiyetname düzenleyenin ehliyet, vasiyetname şekli, mirasa konu taşınır mallar ve diğer tüm konularda farlı bir ülke hukuku uygulansa dahi eğer ki vasiyetnameye konu olan taşınmaz Türkiye’de bulunuyor ise bu taşınmaz hakkında her halükarda Türk hukuku uygulanacaktır. Bu durum egemenlik ilkesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye dahil çoğu ülkede taşınmazların yani ülke sınırları içerisinde topraklarına bağlı, taşınmaz, hareket ettirilemez olan yapılar hakkında verilecek her karar Türk hukuk kuralları ile işleme tabi tutulacaktır. Bu durum açık şekilde egemenlik ilkesinin işlevselliğini arttırmak ve devletin kendi toprağına karışılmasını ve ona bağlı bir yapı üzerinde başka bir ülke hukukunun uygulanmasını önlemek üzerinedir.

 

VII. YABANCILARIN MİRAS HAKLARINA İLİŞKİN SINIRLAR

Her ne kadar yabancıların vasiyetname ile taşınır ve taşınmaz mallarını miras bırakmasının herhangi bir sınırı olmadığını açıklamış olsak da söz konusu vasiyetname ile miras hakkı elde eden kişiler açısından Türk mevzuatında çeşitli sınırlamalar bulunmaktadır. Bu sınırlamaların yine devletin egemenlik haklarını korumak üzerine getirildiğini söyleyebilmekteyiz. İlgili hükümler doğrudan yabancıların miras hakkı ile ilgili olarak düzenlenmemiş olsa da yabancı kişilerin Türkiye sınırları içerisinde sahip olabileceği ve özel mülkiyetlerine konu edebileceği toplam yüz ölçümü ve gayrimenkuller üzerinden bir sınırlama getirmiştir.  Söz konusu sınırların kapsamına bakmak gerekirse bilhassa 2644 Sayılı Tapu Kanunu madde 35 oldukça detaylı bir değerlendirmeye yer vermektedir. İlgili hükme göre “Kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, uluslararası ikili ilişkiler yönünden ve ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişiler Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel mülkiyete konu ilçe yüz ölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemez. Cumhurbaşkanı kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.”

Her ne kadar yabancıların gayrimenkul ve ayni hak edinmesi sınırlandırılmış olsa da bazı hallerde Cumhurbaşkanı söz konusu sınırları genişletme hususunda yetkili kılınmıştır. Ayrıca belirtilmelidir ki miras yolu ile taşınmaz kazanımında da Tapu kanunu madde 35 uygulama bulacak ve söz konusu sınırlamalar yabancı mirasçı için de geçerliliğini koruyacaktır.

 

VIII. MİRAS VE VASİYETNAME HAKKINDAKİ MİLLETLERARASI SÖZLEŞMELER

Tüm bunların ötesinde konunun daha derinine indiğimizde miras bırakma ve vasiyetname düzenleme hususu tüm ülkeler bakımından oldukça önem arz eden konular olduğundan birçok milletlerarası sözleşme ile bu sözleşmeleri imzalayan ülkeler arasında karşılıklı olarak güvence altına alınmıştır. Ülkeler genel olarak vatandaşlarının nerede vasiyetname düzenlendiğine dikkat etmeksizin son arzularının yerine getirilmesine ve hatta bu işlemin ve gerçekleştirilme şeklinin ağırlıklı olarak ölenin milli hukukuna tabi olmasını talep etmektedirler. Bu istekleri doğrultusunda devletler çeşitli uluslararası sözleşmeler hazırlamış ve adeta vatandaşlarının sağlığında gerçekleştirdikleri işlemler kadar ölümleri ile vuku bulacak işlemler hakkında da hakkaniyetli ve doğru işlemler yapılmasını sağlamışlardır. Bu sözleşmelerden bazıları şunlardır:

  • Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi
  • Vasiyet Tasarruflarının Biçimine İlişkin Kanun Uyuşmazlıkları Konusunda La Haye Sözleşmesi
  • Diplomasi ve Konsolosluk Memurlarınca Düzenlenen Belgelerde Onay İşleminin Kaldırılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi

 

IX. YABANCI KİŞİLERİN MİRASÇILIK BELGESİ ALMASI

Yabancı kişiler Türkiye’deki sulh hukuk mahkemelerine başvurarak mirasçılık belgesi yahut bir diğer adıyla veraset ilamı alabilmektedir, Türk mevzuatında bu hususa engel olabilecek herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

 

X. YABANCILIK UNSURU BULUNAN MİRAS DAVALARI

Yazımızın başında belirttiğimiz üzere vasiyetnameyi düzenleyen kişinin yabancı olması yahut başka bir şekilde olayda yabancılık unsurunun bulunması halinde miras konusunun özel hukuka tabi bir alan olması ile birlikte MÖHUK hükümleri ve yine yukarıda açıkladığımız milletlerarası sözleşme hükümleri uygulama bulacaktır. Ancak söz konusu miras davaları olduğunda bir diğer dikkat edilmesi gereken husus yetki kuralıdır. MÖHUK madde 43 “Mirasa ilişkin davalar ölenin Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, son yerleşim yerinin Türkiye’de olmaması hâlinde terekeye dâhil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmüne yer vererek miras davalarında yetkili mahkemenin murisin son yerleşim yeri mahkemesi yahut tereke içerisindeki malların bulunduğu yer mahkemesi olduğuna değinmiştir.

 

Av. Elif Rumeysa MERMER